İSTEYEMEDİĞİM

Özlü sözleri ve kendini olmadığı bir yere yükseltmeye çalışan kişisel gelişim saçmalarını söylemiyorum. Sarılmak serbest diyorum sadece.

***

-Ağzındakini yut, yere tükürme.

-(ağzındakileri tükürdü)

-Tamam, o zaman bir daha yemek yok, sen sofradan kalk da oyna bakalım.

Bu ceza kesmedeki acele, içerideki katılaşma geliverince yokuş aşağı bir hareket başlıyor. Oysa herkes -ki önce 1 yaşındaki çocuklar- denemekte, dinlememekte özgür.

Zaten öğrendiklerimiz, öğrenmek zorunda kalan çocukluğumuza ceza kesiyor; karşımızdakine değil aslında. Böyle zamanda elini tutup gözlerine bakıp gülümsemek, sarılmak serbest. Kime? Bize.

***

Sadece iki saatimiz var bu aralar. Yazmak için, düşünmek için, bakmak için, yolculuk etmek-varmak-geri dönmek için, hepsini yaparken yalnız olmak için iki saat.

Gidelim hemen kahve alalım hemen oturup yazalım ve hemen bitirip dönelim ama hepsini güzelce yapalım bu iki saatin hakkını verelim.

(istanbul yaşamı türlü aksilikleriyle-trafik-insanlar-trafik ve insanlar-vurur)

Sinir sinir daha çok sinir oluyoruz. ‘Bir işi bile beceremiyoruz’la başlayan yokuş aşağı cümleler geliyor.

Bu suçlama, karşı karşıya gelme, kaloriferi kapatıp sinirle ısınma başladığında sarılmak serbest. Kime? Bize.

***

Uzun yıllar yalnız kalmayı konuşup hiç yalnız oturmadık. Yalnız oturuyoruz bu aralar. ‘Allah bu cümleyle imtihan etmesin’ korkusuyla açmak lazım: dikkat dağıtacak insanların ve seslerin günümüz ortalamasının çok altında olduğu bir gündelik hayata geçtik. Kendimizi dinleyecek, kendimize dikkat edecek yollar açıldı. Yoksa eşimiz evladımız başımızda şükürler olsun.

Kendimizi dinlemek zor, bebek bakarken dinlemek, dinlerken bebek bakmak, bebeğe iyi bakılıyor mu diye düşünüp daha fazla dinlemek zor. Çünkü yıllarca yalnız kalmayı ‘yalnız olunca öyle-böyle-şöyle yapıp aslında tecrübe sahasında hiç karşılaşmadığımız bir yaşantıyı giyineceğiz’ deyip şişirmişiz. Bunu anlayıp hüzünlenirken de bebek bakmak zor.

Bugün kendini dinledin de ne yaptın?

Pırasa? (‘hakkını veremedin’ sıkıntısı gelir)

Bu üzüntü, hayal kırıklığı başladığında sarılmak serbest. Kime? Bize.

***

Karşımızdakinin ne istediğini ve neyin doğru olduğunu önden düşünüp bu eksende “hatasız” yaşamaya çalışmak hiç yormamış, buna alışmışız.

Alışkanlığımızı görüp isteklerimizi-duygularımızı-midemizi-elimizi-ayağımızı-kalbimizi duymaya çalışmak, kendiliğinden davranmaya çalışmak, içimizde bir öteki’nin beklentisini sokmadan içeride yalnız kalmaya çalışmak yeni mücadelemiz.

Talim ederken zorlandığımızda sarılmak serbest. Kime? Bize.